html kodları web tasarım
TurkeyRank.Com - Pagerank Servisi
 
online
 
  Ana Sayfa
  üye ol
  admin
  spor
  Gazete
  Ziyaretçi defteri
  şiirler
  ödev sayfası
  köpekler ve kediler
  Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı
  anne ve babanın önemi
  19 mayıs atatürk'ü anma geclik ve spor bayramı
  ramazan bayramı
  orienteering nedir ??
  Tek.İlk öğretim okulu izci liderleri
  lüleburgaz spor kulüpü resimleri
  ampül nasıl bulundu ??
  güzel sözler
  dünya ilgili yazılar
  oyunlar
  anne günü
  babalar günü
  Galeri
  Link listesi
  İletişim
  Saklı sayfalar
  en çok sevilenler
  Sayaç
  Anketler
  sitene ekle:YENİ
GreetingSpring.com

anne ve babanın önemi
Hayatımızda Anne ve Babanın önemi

Önce bir baba ile ilgili hikaye paylaşmak istiyorum daha sonrada anne ilgili hikaye affınıza sıgınırak

Affet Babacigim..


Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve "Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak" diyerek rest çekti... Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.

Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hâlâ onu ölürcesine seviyordu.

Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak,böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı.

Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can, "Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular.

Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı. Minik Can, sürekli babasına "Baba nereye gidiyoruz ?" diye soruyor ama cevap alamıyordu. Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve torununa belli etmemeye çalışıyordu.

Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu. Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi.Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.

Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu. Barakanın içinde fırtına vardı adeta. Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı.Yarın yine gelir bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü.

Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi. O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti, içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu. Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu.

Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi, yanaklarını ve ellerini defalarca öptü.Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti. Arabaya bindiler.

Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı, neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye. Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu.

Can: "Baba, sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getireceğim?" diye sorunca dünyası başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı. Barakaya ulaştığında "Beni affet baba." diyerek babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.

Oğlu: "Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım için beni affet!" diye hatasını belli ediyordu...Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu..."Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı dağ başına atmadım ki, sen beni atasın... Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum.
............ ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... ......... .

BİR ANNE'NİN HASRETİ

------------ --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- -----

Biliyorsunuz gençlik yıllarında biraz deli dolu oluruz yaptığımız veya yapacağımız şakaların sonuçlarını pek düşünmeyiz... bir gün bir sohbet ortamında hınzırlık damarları kabarmış hadi birilerine telefonla şaka yapalım demişler...rastgele bir numara çevirmişler...
telefona yaşlı bir teyze cevap vermiş tabii şakayı yapacak arkadaş sesten karşısındakinin yaşlı bir teyze olduğunu anlamış anacım nasılsın ben yusuf demiş...
beklemiş beklemiş karşıdan ses yok birdaha tekrarlamış anacım ben yusuf diye gene karşıdan ses yok herhalde biz bu teyzeyi işletemiycez diye düşünerek tam telefonu kapatacağı sırada karşıdaki teyze oğlum yusufum yavrum ciğerparem diyerek bir annenin yavrusuna söylebileceği tüm kelimeleri tekrarlamaya başlamış bizimki tabii şaşkınlıkla teyzeyi dinliyormuş.
teyze devam etmiş bitanem canım benim senin öldüğünü söylemişlerdi ama ben inanmamıştım biliyordum yaşadığını oğlum beni bırakıp gitmez demiştim ben oğlum ölmedi yaşıyor demiştim teyze ağlamaya başlamış bunları söyledikten sonra bizimkiler neye uğradıklarını şaşırmışlar böyle bir şey beklemedikleri için hem üzülmüşler hemde yaptıklarından utanmışlar neyse bizim şakacılardan biri dayanamamış telefonu diğer arkadaştan almış teyzecim biz yanlış aradık herhalde kusura bakma diyerek telefonu kapatmanın derdindeymiş teyze ne yanlışı oğlum hem sen kimsin bakıyım çabuk benim oğlumu ver telefona terbiyesiz bir dahada araya girme demiş...
diğer delikanlı alelacele telefonu arkadaşının elinden almış annecim neredesin senin yanına geleyim demiş..diğer arkadaşları şaşkınlaıkla onu izliyorlarmış ne yapmaya çalıştığını anlayamamışlar.teyze cevap vermiş ah evladım tabii uzun zamandır görüşemedik evi değiştirdik yavrum biz demiş sana yeni evimizin adresini vereyim demiş ve adresi vermiş yusuf sandığı delikanlıya hadi yavrum bir an önce gel seni çok özledim diyerek telefonu kapatmış...
telefonu kapattıktan sonra gencin arkadaşları sen delimisin ne yaptığını sanıyorsun elin yaşlı başlı kadınıyla ne işin varki geliyorum dedin sanane bırak kapat olayı öylece kalsın başını belaya sokacaksın diye epey bir kızmışlar..
ama delikanlı yapmak istediğinde kararlıymış evden çıkmak için hazırlanırken arkadaşlarına dönerek karşımızdaki sizlerden birinin anneside olabilirdi demiş tabiii bu lafa kimse cevap verememiş...delikanlı evden çıkmış ve verilen adrese gitmiş gittiği adresteki ev neredeyse harabe şeklinde küçük bir gecekonduymuş kapıyı çalmış kapıyı genç bir bayan açmış delikanlı kapıyı açan bayana ne diyeceğini veya neden geldiğini nasıl anlatacağını düşünürken bayan bizde sizi bekliyorduk buyurun demiş delikanlı şaşkın halde neler olduğunu anlamaya çalışıyor bir yandanda bayanın peşinden gidiyomuş...
bayan onu salona almış hoşgeldiniz diyerek buyurun şu odaya geçin annem sizi bekliyor demiş...delikanlı nutku tutulmuş halde odanın kapısını tıklatmış ve içeri girmiş canımın önünde yaşlıca bir teyze hoşgeldin yavrum demiş delikanlı sadece hoooşşşbuulldum diyebilmiş kekeleyerek. ..
teyze gel karşıma otur demiş.delikanlı teyzenin elini öpmüş ve karşısına oturmuş merakla neler olacağını bekliyormuş.teyze konuşmaya başlamış oğlum nerelerdeydin bunca zamandır neden arayıp sormadın ben seni çok merak ettim insan anacığını bir kerecik bile arayıp sormazmı..? bana herkes askerde senin öldüğünü söyledi ama ben onlara inanmadım ben senin ölmediğini biliyordum eninde sonunda anacığına geri döneceğini biliyordum yavrum.delikanlı bu duyduklarından sonra resmen şoka girmiş ne diyeceğini bilememiş bir türlü bişey diyemiyormuş teyzeye bir konuşabilse teyzeye ben senin oğlun değilim diyecek ama resmen dili tutulmuş vaziyette sadece teyzeyi dinleyebiliyormuş.teyze sözüne devam etmiş lütfen birdaha bırakıp gitme beni olurmu sen ve ablan benim yaşama sevincim yaşama kaynağımsınız sizleri kaybedersem yaşayamam diyerek ağlamaya başlamış..delikanlı duyduklarından sonra ve teyzenin ağlayışına şahit olduktan sonra nasıl söyleyebilirdiki oğlu olmadığını eğilip teyzenin ellerinden öpmüş annecim sen merak etme senin bundan sonra asla yalnız bırakmıycam sürekli seni ziyarete geleceğim demiş.teyze nedenki benim yanıma kalmaya gelmedinmi sen tekrarmı gideceksindiye sormuş.. delikanlı annecim ben fazla izin alamadım komutanım bu kadar verdi arada izin aldıkça senin yanına geleceğim sen hiç merak etme demiş teyze ehh bunada şükür seni arada sıradada olsa görmeye razıyım demiş.teyze delikanlıya komidini işaret etmiş orada benim ilaçlarım var getirirmsin demiş delikanlı komidinin üzerindeki ilaçları tek tek teyzeye içirmiş ve kendi elleriyle teyzeyi uyuması ve dinlenmesi için yatağına yatırmış..yanağına sıcak ve içten bir öpücük kondurmuş ve odadan çıkmış çıktığında kadının kızını ağlarken bulmuş ona yaklaşmış ve lütfen bana burada neler olduğunu anlatırmısınız ben bu olanlardan hiç bişey anlamadım.. kadının kızı hıçkırıklar içinde olan biteni anlatmaya başlamış abisinin bundan 15 sene önce tuncelide pusuya düşürülerek şehit edildiğini ozamandan beri annesinin abisinin ölümünü kabullenemediğini ve sesini duyduğu veya gördüğü her delikanlıyı abisinin yerine koyduğunu ve bugünkü olayları 15 yıldır çoğu kez yaşadığını her bu olayı yaşayan kişilerin bir daha kapılarını çalmadığını hıçkırıklar içinde anlatmış.delikanlı ben onlardan olamayacağım fırsatını her bulduğunda teyzeyi ziyarete geleceğine söz vermiş..ve çıkıp gitmiş aradan bir hafta kadar süre geçmiş delikanlı teyzenin yanına gitmek için hazırlanmış giderken eli boş gitmek olmaz diyerek teyzeye bir tane baş örtüsü kızına da bir seccade almıştı eve geldiğinde evin kapısının önünde bir kalabalık görmüş ne olduğunu anlamak maksatıyla kalabalığı yararak eve girmiş evin içeriside dışı gibi kalabalıkmış herkes ağlıyor bir köşede ağlayan kadının kızına yaklaşmış ne olduğunu soramıyor sadece kadının kızına meraklı gözlerle bakıyordu.kadı nın kızı delikanlıyı ve ellerindekini görünce hızla kalkıp delikanlıya sarılmış ve annesinin dün gece öldüğünü ölürken bile sürekli oğlum yusufum beni bırakmamış ölmemiş yaşıyormuş o geldi diye sürekli seni sayıkladı ve senin sayende mutlu ve huzurlu bu hayata veda etti.ALLAH SENDEN RAZI OLSUN…
 
   
 
  hits Sitene Ekle  
 
  http://kalp--kalbe.tr.gg/  
 
 


 
bugün siteme 14 ziyaretçi girdi...
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol